17 Eylül 2009 Perşembe

Çiçek İsimleri (Adları)

açelya, açelya, adaçayı, ada karanfili, ağlayan gelin, akasya, amerikan hanımeli, ana kokusu, ananas

 ardıç, aslanağzı, ateş çiçeği, âvize fidanı, ay çiçeği, ayı pençesi, azelya, babunec, badem, ballıbaba,

begonvil, begonya, benefşe, biberiye, boru çiçeği, boya çiçeği, buhurumeryem, cemali güzel, ciğerci

sığırı, civan perçemi, çadır çiçeği, çadır perçemi, çakal nergisi, çalba, çan çiçeği, çarkıfelek, çıngırak

otu, çiğdem, çingülü, çoban yastığı, çuha çiçeği, dağ çayı, dağ sümbülü, defne, deligül, devedikeni,

devetabanı, dönbaba, ebegümeci, eğreltiotu, elma çiçeği, erguvan, erik çiçeği, eşek dikeni, eşek lâlesi,

fesleğen, fındık çiçeği, fırıldık çiçeği, frezya, firuze çiçeği, fulya, galhatmi, gardenya, gâvur gülü,

gecesefası, gelincik, gelinelçiçeği, geven, glayör, guğu çiçeği, gül, güldefne, gülgoncası, gülibrişim,

gündöndü, günebakan, günüş gülü, hanım düğmesi, hanım sallandı, hanımeli, haseki küpesi, haşhaş

çiçeği, hatmi, helyotrop, hercai menekşe, hezaren, horoz ibiği, hüsnüyusuf, ıhlamur, ıtır çiçeği, inci

çiçeği, iris, itrişahi, kadife çiçeği, kahkaha çiçeği, kaktüs, kamelya, kan damlası, kandil çiçeği,

karagözlüm, karanfil, kartopu, kasımpatı, kaynanadili, keşişbaşı, kevke, kına çiçeği, kirli hanım,

koçuk, korunga, krizantem, kuşkonmaz, küpe çiçeği, küsme çiçeği, küstüm çiçeği, lâden ağacı, lale,

lâle, lâle-i nu'man, lâtin çiçeği, leylak, leylâk, lilyum, lisan-i sevir, mahmur çiçeği, manisa lâlesi,

manolya, melekotu, menekşe, menekşe gülü, menevşe, mersinağacı, meryamana eli, meryemana

kandili, meyan, mimoza, mine çiçeği, mor salkım, mümüdük, müşgülüm, nane, nergis, nevruz çiçeği,

nilüfer, orkide, orman gülü, ortanca, öksekotu, öksüzoğlan, öküz dili, papatya, patlak çiçeği,

peleseng, petunya, piyan, portakal çiçeği, reyhan, rezene, sabun çiçeği, saffetiderûn, saksı çiçeği,

saray çiçeği, saray patı, sardunya, sarı şebboy, sarmaşık, sediryaprağı, semen, sevgi çiçeği, sığırdili,

sığırkuyruğu, sıklâmen, sim, susen, sümbül, sümbülteber, süsençiçegi, şakayık, şakayık-ı numan,

şebboy, şeftaliçiçeği, terslâle, toprak kabul etmez, turna gagası, üçgül, vapurdumanı, yaban gülü,

yanardöner, yasemin, yenibahar, yer somunu, yılan yastığı, yıldız çiçeği, yüksükotu, zambak, zerrin,

zerrinkadeh, zeymuran, zeytinçiçeği, zülfüarus

çiçek

Çiçek doğada bulunan bitkilerin üreme organlarıdır. Güzel kokuları ile böcekleri cezp ederek kendilerine çeker ve tozlaşma ile üremenin oluşmasını sağlarlar. Neredeyse her bitkinin bir çeşit çiçeği vardır. Böceklerin veya rüzgarın, doğal olayların yardımıyla, bu çiçekler doğaya yayılır ve üreme sağlanır. Bitkilerin nesillerini devam ettirmesi için gereken üreme organı olan çiçekler aynı zamanda insanların hayatında da önemli bir yere sahiptir.

İnsanlar da duygularını ifade etmek için çiçekleri kullanırlar çoğunlukla.2004 itibariyle yaklaşık olarak 258.650 çiçek türü tanımlanabilmiştir ve bu rakam sürekli artmaktadır. Bunlardan, insanlar arasından en çok rağbet gören çiçek türleri, neredeyse tüm çiçekçilerde bulunabilen, gül, papatya, orkide, yasemin, zambak, sümbül, lale, menekşe, gelincik gibi çiçeklerdir. Bu çiçekler aynı zamanda insanların birbirlerine iyi niyet ve duygularını gösterebileceği bir araç olarak da kullanılmaktadır. Örneğin gülün, renklerine göre halk arasında bir çok anlam ifade ettiği kabul edilmiştir. Örnek olarak kırmızı gül sevgi ve aşkı belirtirken, beyaz gül ise saflığı, sarı gül de ayrılığı temsil etmektedir.

Genelde hasta ziyaretine giderken bir buket çiçek almak, kutlamalara çelenk şeklinde çiçekler göndermek suretiyle insanlar çiçekleri kullanmaktadırlar. Ayrıca çiçekler, bulunulan ortamı güzelleştiren hatta güzel kokmalarını sağlayan bitkilerdir.

İnsanlar evlerinin bahçelerinde çiçek yetiştirirler. Bunun sebebi güzel bir bahçesinin olmasını sağlamak ve evinden duyduğu mutluluğu ve iç huzurunu arttırmaktır. Çünkü insan evinin bahçesine çıktığında rahatlamak ve daha mutlu olmak ister.

Aynı zamanda evin içinde de çiçek yetiştirilebilir. Bu da evin çok daha güzel görünmesini sağlayacaktır.

Çiçeklerin afrodizyak etkileri vardır. Bu etki insanların daha mutlu hissetmelerini sağlamaktadır. Bu nedenle çiçekler insanları hem içsel olarak hem de görüntü olarak mutlu hissettirirler.

Çiçekler fotosentez ile ortama oksijen yayarlar. Bu nedenle güneş ışığına muhtaçtırlar. Güneş görmeyen yerde çiçekler yaşayamazlar ve çok daha çabuk solarlar. Gündüzleri, ortamdaki karbondioksiti alıp fotosentez sonucu oksijen veren çiçekler, ortamdaki oksijen miktarını arttırdıkları için insanlarda ferahlama ve rahatlama sağlarlar. Ancak unutulmaması gereken çok önemli bir nokta ise, çiçeklerin geceleri, fotosentezin tersi olarak solunum yapmaları yani oksijen alıp karbondioksit vermeleridir. Bu nedenle geceleri, çiçeklerin bulunduğu ortamlarda oksijen miktarı azalır. Geceleri, çiçeklerin bulunduğu ortamlarda uyumamak gerekir ki eğer uyunursa insan kalktığında kendini çok yorgun hissedebilir.
Çiçekler güneş ışığı gibi, toprağa da muhtaçtırlar. Çünkü topraktan yaşaması için gerekli olan vitamin ve mineralleri kökleri vasıtasıyla alırlar. Çiçekler topraktan ayrılırsa çabucak solarlar. Beslenemeyen her canlının öleceği gibi, çiçekler de solar, sertleşir ve ölürler. Bu nedenle topraktan ayrılan çiçeklerin ömrü kısadır.

Çiçeklerin, topraktan ayrıldıktan sonra ömrünü uzatmak için suyuna tuz atmak, buzdolabına koymak vb.. yöntemler kullanılmaktadır. Tabi ki bazı kimyasallar da çiçeklerin ömürlerini bu noktada uzatabilmektedirler. Ancak çiçekler en güzel kokularını ve görüntülerini koparılmadan önce, doğal ortamlarında vermektedirler.

çiçekçi

ÇİÇEKÇİ ve ÇİÇEKÇİLİĞİN TARİHİ :

Kesme çiçek,kuru çiçek,yapay çiçek ve süs bitkilerini temin eden belli bir zaman diliminde düzenleyen,satışa sunan kişiye Çiçekçi denir.

 Çiçekçilik:Süs bitkileri,kuru çiçek,yapay çiçekleri temin edilip düzenleme ve satışının sunulduğu zamanla gelin arabası süsleme,bahçe düzenleme,peysaj,düğün toplantı organizasyonlarını da içine almış olan meslek dalına

Çiçekçilik denir.Edebi eserlerden anlaşıldığı üzere 1400 lü yıllarda çiçekleri hediye etmek çiçeklerle duyguların ifade edildiğini ilk

 Osmanlı İmparatorluğunda rastlıyoruz.1689 yıllarında Şehremini Cami’nin hatibi olan

Übeydullah Efendi yazdığı Tezkire-i şükufeciyan adlı çiçekçi kitabında çiçeklerin kimler tarafından yetiştirildiği de geçmektedir.Aynı kitaba göre ilk çiçekçiler Ebüssuud Efendi ile İbrahim Han zade Ali ve Mehmed beyler İmam zade Mehmed Çelebi Yeniçeri efendisi İsmail Anbarcı zade Bostan zade

Mehmed Efendi Piri Paşa zade Seyyid Cemali Bey aaakireci Mehmed Efendi Tacir Mustafa Çelebi Cüce Hüseyin Çelebi ve Hasan Beşe gibi isimler bulunmaktadır. Übeydullah Efendinin bu eseri

Osmanlı bahçeciliğinin geçmişi incelenirken başvurulması gereken tarihi kaynakların başında gelir.

Bunlardan başka Avcı Sultan Mehmed devrinde yaklaşık 1667 yıllarında Şükufename-i musavver adlı bir eser yazan Ali Çelebi ile Dördüncü Muradın aynı zamanda hekimbaşılığını yapan

Kasımpaşalı Emin Mehmed Efendi Hoca Sadü�ddin zade Salih Efendi Tophaneli hattat Mahmut

Çelebi Dede Bey Koca Mustafa şeyhi Hasan Efendi Sarıyerli Solak zade oğlu Fındıklılı Molla Çelebi

Üsküdarlı Muharrem usta Çorbacı oğlu Eyüblü veli Çelebi Hasankaptan zade ve Üçüncü Ahmed devrinde yaşamış Üsküdarlı Toygarbaba lakabıyla bilinen Hamza Çelebi gibi isimlerdir. 1700 lü yıllara adını veren Lale Devri çiçekçiliğin parladığı bir dönemdir. Türk çiçekçilik tarihiyle ilgili araştırmaları bulunan Turhan Baytop, [[“Lâle-i Rumi”]] denilen ve ayırcı özelliklere sahip olan

Osmanlı Lâlesi’nin Kefe’den getirilen bu lale soğanlarından elde edildiği düşünmüştür.

Bu dönemin şairi ünlü şairi Nedim mısralarında; ince ruhlu zarif kişiler sarıklarına birer gül iliştirir, öğrenciler her sabah hocalarına çiçek demetleriyle giderler, hasta dostlara zarif çiçek şişeleri içinde karanfil, gül, zerrin, lâle gönderilerek hatır sorulurdu. Bahçesi olmayan fukara evlerinin bile, pencere önlerinde saksılar eksik olmazdı. O derece ki XIX. asır başlarında Türkiye’yi ziyaret eden Miss Julia Pardoc

Keşke Shakespeare, Romeo ve Juliet’in bahçe sahnesini yazmadan önce Boğaziçi’ni görmüş olsa idi” demektedir.

Evliya Çelebi , XVII. yy.da İstanbul'da seksen kadar çiçekçi dükkânından bahsetmektedir.

Elbette o zamanlarda günümüzdeki anlamda çiçekçilik deyil bahçe kültürüne dayanan bir anlayış olsa da et tırnak gibi ayrılmayan bir olan sektördür çiçekçilik.

Türkiye de günümüzdeki anlamıyla ilk çiçekçilik Rusyada İhtilalden kaçan Rusların İstanbul da Beyoğlu Çiçek Pasajında yaptıkları satışlarla başlamıştır. 1945 yılında ilk örgütlenme de Sınırlı Sorumlu Çiçek Üretim ve Satış

Kooperatifiyle olmuştur.Hızla değişim geçiren sektör 1990 lı yıllarda Mesleki Eğitim Merkezlerinde meslek kapsamına alınmıştır.2008 itibariyle sadece İstnabulda 3 binin üzerinde çiçekçi kaydının olduğunu görüyoruz.

Dünyada ilk çiçek satışlarını 1900 yıllarda Amerika,Çin,İtalya ve Japonya yaptığını görüyoruz.

Elden satılan çiçekler aynı zamanda çiçekçiliğin ticari anlamda başlaması anlamını da taşıyordu.

Yeni bir sektör doğuyordu.

Artık çiçek para ile bir bedel ile alınıyordu.

Hiç te kolay olmayan bir işti.

Devirde yaşanan doğal afet ve 1906 da yaşanan deprem zaten keyfi gibi görülen adı konulmayan sektörü zayıflattı.1924 yılında çiçekçiler San Francisco Flower Mart adıyla bir kuruluşta ilk kez toplandılar.Bu örgütlenme çiçekçiliğin hızla yayılmasına vesile oldu.

7 Ocak 2009 Çarşamba

çiçekçi

Cicekpostasi.com sitemizin bütün dünya üzerinde bulunan etkin dağıtım ağımızla siz deyerli çiçek severlere hizmet etmekten herzaman olduğu gibi gururluyuzsaygılarımızla Cicekpostasi.com

7 Eylül 2008 Pazar

http://www.cicekpostasi.con

harika bir düzenleme yapmışsınız emeğinize sağlık